onlineodev.com 'a hoşgeldiz. Lütfen soru sormaktan ve cevap vermekten çekinmeyiniz
145 kez görüntülendi
Tarih kategorisinde tarafından

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme
tarafından

10. Sınıf İlke Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 175 Cevabı

Çevrenizde bulunan vakıf kuruluşları ve amaçları hakkında neler biliyorsunuz? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.

Cevap: 

 Çevrenizde bulunan vakıf kuruluşları ve amaçları şunlardır:
  • Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV): Ülkemizde eğitimin yaygınlaşmasını ve çağdaşlaşmasını sağlamak amacıyla 1944 yılında İstanbul’da kurulmuştur.
  • Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGEV): 1995’te Suna Kıraç’ın öncülüğünde kurulmuştur. Kurduğu eğitim parkları ve öğrenim birimlerinin yanı sıra gezici öğrenim birimleriyle de hizmet vermektedir.
  • Anne Çocuk Eğitimi Vakfı (AÇEV): 1993 yılında eğitim alanında projeler geliştirmek, uygulamak ve danışmanlık hizmetleri vermek amacıyla kurulmuştur.
  • Lösemili Çocuklar Vakfı: Lösemi hastası çocukların sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçlarının karşılanması için kurulmuştur.
  • Türk Kalp Vakfı: Kalp ve damar sağlığına ilişkin çalışmalar yürütmektedir. Ülkemizde kalp ve damar hastalıklarına neden olan etkenler hakkında sistemli araştırmalar yapmaktadır
  • Türk Böbrek Vakfı: 1985 yılında kurulmuştur. Toplumun eğitimini ve bilinçlendirilmesini sağlamak, böbrek sağlığı politikası ile bilimsel veri kaynağını oluşturmak gibi amaçları vardır.
  • Kızılay: 1868 yılında Hilal-i Ahmer adıyla devlet tarafından kurulmuş yarı gönüllü bir dernektir. Derneğe “Kızılay” adını Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Amacı yaralılara, felaketzedelere, zor ve muhtaç durumda olan kişilere, özelikle temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken kişilere yardımcı olmaktır.
  • Yeşilay: Yeşilay alkol, sigara ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddelerin zararlarından korunma, bu tür bağımlılığı olanlara yardımcı olma görevini üstlenmiş önemli bir kurumdur.

A) Eğitim Alanında Faaliyet Gösteren Kuruluşlar

ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI (ÇEV)

Ülkemizde eğitimin yaygınlaşmasını ve çağdaşlaşmasını sağlamak amacıyla 1944 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Ülkemizin laik, akılcı, özgür ve demokratik niteliklerini geliştirmek amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir.

TÜRK EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI(TEGEV)

1995’TE Suna Kıraç’ın öncülüğünde kurulmuştur. Kurduğu eğitim parkları ve öğrenim birimlerinin yanı sıra gezici öğrenim birimleriyle de hizmet vermektedir. Ülkemizde eğitim alanında faaliyet gösteren en yaygın sivil toplum örgütüdür.

ANNE ÇOCUK EĞİTİMİ VAKFI (AÇEV)

1993 yılında eğitim alanında projeler  geliştirmek, uygulamak  ve  danışmanlık hizmetleri vermek amacıyla kurulmuştur.

B) Sağlık Alanında Faaliyet Gösteren Kuruluşlar:

LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR VAKFI:

Lösemi hastası çocukların sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçlarının karşılanması için kurulmuştur. Eğitim ve araştırma kurumları kurmak gibi amaçları da vardır.

TÜRK KALP VAKFI:

Kalp ve damar sağlığına ilişkin çalışmalar yürütmektedir. Ülkemizde kalp ve damar hastalıklarına neden olan etkenler hakkında sistemli araştırmalar yapmaktadır.

TÜRK BÖBREK VAKFI:

1985 yılında kurulmuştur. Toplumun eğitimini ve bilinçlendirilmesini sağlamak, böbrek sağlığı politikası ile bilimsel veri kaynağını oluşturmak gibi amaçları vardır.

KIZILAY

Kızılay 1868 yılında Hilal-i Ahmer adıyla devlet tarafından kurulmuş yarı gönüllü bir dernektir.Derneğe “Kızılay” adını Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Amacı yaralılara, felaketzedelere, zor ve muhtaç durumda olan kişilere, özelikle temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken kişilere yardımcı olmaktır.

Kızılay toplumun yararına kan bağışı  

kampanyaları düzenler, doğal afetlerin gerçekleştiği durumlarda gerekli önlemleri almaya çalışır.  

YEŞİLAY:    

Yeşilay alkol, sigara ve  uyuşturucu gibi bağımlılık  yapan maddelerin       

zararlarından korunma, bu tür bağımlılığı olanlara yardımcı olma görevini üstlenmiş önemli bir kurumdur.

TARIMSAL ÜRETİM VE ÇİFTHANE SİSTEMİ

ÇİFTHANE SİSTEMİ
Osmanlı Devleti’nde temel vergi ve toprak sistemi çifthane denen bir sisteme dayanıyordu. Çifthane, bir çift öküzle işletilebilen ve bir köylü ailesinin işletiminde olan arazi birimiydi (Görsel 7.10). Bu özel vergi, tahrirlerde ve vergi sayımlarında diğer vergilerin hepsinden önde gelmektedir. Devletin düzenli aralıklarla tahrir (nüfus sayımı) yapmasının en temel sebeplerinden biri, var olan ekonomik düzenin devamını sağlamaktı. Çünkü eğer bir köylü ailesi veya bir çift arazisi verilen kimse toprağını devletin müsaadesi olmadan terk edip başka yerlere göçerse, devlet derhal o arazinin yeniden ekimi için başka kimseleri oraya yerleştirirdi. Belirtilen arazi kesinlikle bölünemez, bölüştürülemezdi. Çiftin bölünmesi hâlinde hükümet veya tımar sahibinin çift vergisini düzgün toplaması olanaksız hâle gelirdi.

1. Çifthane sistemi nedir? Bu sistemin devlete kazanımları nelerdir? Açıklayınız.

Cevap:

  Çifthane sistemi, Osmanlı Devleti’nin toprakları üzerinde feodal oluşumları engellemek amacıyla geliştirdiği bir sistemdir. Bu sistem, toprakların büyük bir kısmının mülkiyetinin devlet elinde tutulmasını sağlamıştır. Çifthane sisteminin Osmanlı Devleti’ne kazanımları şu şekildedir:

  • Çifthane sistemi Osmanlı Devleti’nde tarımın, ticaretin, vergi sistemine bağlı ekonomik sistemin gelişmesinde etkili olmuştur. Çifthane sistemi sayesinde ekonomik düzen oluşturulmuş ve ekonomik dengeler kurulmuştur. Üretim ve dağıtım nüfus üzerinden şekillenmiştir.
  • Çifthane sistemi nüfus sayımı faaliyetlerinin yapılmasını kolaylaştırmıştır. Çifthane sistemi, toprakların bölünemez olması nedeniyle nüfusun sabit kalmasını sağlamıştır. Böylece devlet nüfusu daha kolay takip edebilmiş ve vergileri daha adil bir şekilde belirleyebilmiştir.
  • Çifthane sistemi arazilerin bölünemez olması vergilerin düzenli toplanmasını sağlamıştır. Çifthane sistemi, toprakların devlete ait olması ve çiftçilerin sadece işletmeci olarak kalması nedeniyle arazilerin miras yoluyla bölünmesini önlemiştir. Böylece devlet vergilerini daha kolay tahsil edebilmiş ve toprakların verimliliğini koruyabilmiştir.  

2. Çifthane sisteminin bozulması ne gibi sonuçlar doğurabilir? Belirtiniz.

Cevap:
 Çifthane sisteminin bozulması, Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik döneminde Anadolu ve Rumeli’de kırsal ekonominin düzenlenmesini açıklamayı amaçlayan bir 'kavramsallaştırma’dırBu sistem bozulduğunda, vergi gelirleri azalabilir, köylüler topraksızlaşabilir ve tarımsal üretim düşebilir. Bu da ekonomik ve sosyal sorunlara yol açabilir.

10. Sınıf İlke Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 176 Cevabı

LONCA SİSTEMİ VE NARH UYGULAMASI

Osmanlı Lonca Sistemi ve el emeğine dayalı meslekler hakkında bir duvar gazetesi hazırlayarak okul panosunda sergileyiniz.

Cevap:  Osmanlı Devletinde uzun bir süre işleyen kurumlardan birisi de lonca teşkilatı olmuştur. Bizler de bu yazımızda Osmanlı Devleti’nde lonca teşkilatı ve faaliyetleri kısaca açıklayacağız. Ortak bir bölgede yaşayan esnafların ve sanatkarların bir araya gelerek meydana getirdikleri meslek topluluklarına Osmanlı Devletinde “Lonca” adı verilmiştir. Osmanlı Devleti içinde yaşayan sanatkarlar ve esnaflar lonca teşkilatı ile bir araya gelmişlerdir. Temelini ahilik teşkilatının oluşturduğu lonca teşkilatı 15. yüzyılın sonlarında kurulmaya başlamıştır ve bu kuruluş 20. yüzyıla kadar aktif bir şekilde faaliyetlerine devam etmiştir.

Ahilik teşkilatında gayrimüslimler teşkilata alınmaz iken loncalar gayrimüslimleri de aralarına almışlardır. Her ne kadar bu özellikleri ile ahilik teşkilatı ile farklı olsa da lonca teşkilatı aynı zamanda usta-çırak ilişkileri, yükselme aşamaları bakımından hemen hemen ahilik teşkilatı ile benzerlik göstermiştir.

Lonca teşkilatında yöneticiler yine loncalar tarafından seçiliyordu ve iç kurallar yine loncalar tarafından belirleniyordu. Ancak buna karşılık devletin üretim bazında koymuş olduğu fiyat ve kalite gibi şartlara da mutlaka uymak durumunda idiler.

Lonca teşkilatı üyeleri han, arasta ya da çarşı gibi büyük alanlarda toplu halde çalışırlardı. Ancak 18. yüzyılın sonlarına doğru çarşıların ve dükkanların sayısı oldukça artmıştır ve aslında esnaf ve zanaatkar olmayan yeniçerilerin dükkan açmaya çalışmaları lonca teşkilatının düzenini bozmaya başlamıştır. 1838 senesinde yapılan ticaret sözleşmeleri sonucunda ise lonca teşkilatı tamamen önemini yitirmiştir ve yok olmuştur.

10. Sınıf İlke Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 177 Cevabı

OSMANLI’DA TİCARET VE TİCARİ MEKÂNLAR

KAPALI ÇARŞI
Kapalı Çarşı (Görsel 7.13), Avrupa’nın ortasından Hicaz’ın kızgın çöllerine uzanan geniş bir coğrafyanın aynasıdır. 600 yıllık imparatorluğun gerçekle masal arası görkemini, esrarlı bir ışıltıyla binbir gece süren bir rüyanın rengiyle içten içe hâlâ fısıldayan galeriler, bütün Osmanlı coğrafyası gibi, başkent İstanbul gibi ortak bir kaderi acı tatlı anılarıyla paylaşmıştır. Gününe göre altın, gümüş, mücevher, ipek, sırma ve billurla dolarken zaman zaman batan günün solgun ışıklarıyla hüznü paylaşmak zorunda kalmıştır.

Kapalı Çarşı’nın Osmanlı Devleti’ne kazanımları hakkında neler söylenebilir? Belirtiniz.

Cevabı: 

Kapalı Çarşı’nın Osmanlı Devleti’ne kazanımları hakkında şunlar söylenebilir:

  • Kapalı Çarşı, Osmanlı kurumlarını ayakta tutan vakıf sistemine göre camilerin tamir ve bakım masrafları gibi çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması için gelir getirici bir yapı olarak inşa edilmiştir.
  • Kapalı Çarşı, zamanla tüm bölgenin en önemli ticaret merkezi haline gelmiş, İstanbul’un en zengin esnaflarına ev sahipliği yapmış, dünyanın her yerinden gelen mücevherlerin ve kıymetli takıların ticaretinin yapıldığı bir yer olmuştur.
  • Kapalı Çarşı, aynı zamanda bir banka ve finans merkezi gibi de hizmet vermiş, tacirlerin sermaye ve tasarruflarını bıraktıkları, loncaların kayıt ve sicil defterlerini koydukları emniyet sandıkları bulunmuştur.
  • Kapalı Çarşı, İstanbul’u ve Avrupalıların gözündeki Doğu yaşamını en iyi biçimde yansıtan yerlerden biri olarak görülmesi nedeniyle çok sayıda seyahat kitabında ve ressamların tablolarında yer etmiş, kültürel önemini de kanıtlamıştır.

10. Sınıf İlke Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 178 Cevabı

Bir Osmanlı yöneticisi olsaydınız ticareti geliştirmek için ne tür tedbirler alırdınız? Açıklayınız.

Cevabı: 
Osmanlı Devleti, ticari faaliyetlerin düzenli olarak yapılması için çeşitli politikalar geliştirmiştir. İpek Yolu’nun ve Baharat Yolu’nun Osmanlı hakimiyetine geçmesi, sıcak denizlerin Osmanlı hakimiyetinde olması ticaretin ve ekonomik faaliyetlerin gelişmesini sağlamıştır. Bir Osmanlı yöneticisi olma şansımız olsaydı tarıma dayalı bir ticareti yapılmasında üretim-dağıtım ve tüketim odaklı bir sistem kurmamız gerekirdi. Bunun için tarım ürünlerini alınıp satılması adına hallerin kurulması gerekli olurdu. Pazarlarda ve çarşılarda kaliteli mahsullerin satılması için denetim sistemlerinin de kurulması gerekirdi. Ticaretin gelişmesi için üretim, dağıtım ve tüketim faaliyetlerinin düzenli olarak yapılması, gözetim ve denetim altında olması gerekir.

10. Sınıf İlke Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 179 Cevabı

Mekkârecilerin tüccarla kadı huzurunda sözleşme yapmalarının sebebi ne olabilir? Belirtiniz.

Cevabı: 
Mekkârecilerin tüccarla kadı huzurunda sözleşme yapmalarının sebebi, yük hayvanı kiralayarak taşıma işi yaptıkları için, taşıdıkları malların güvenliği, teslimatı ve ücreti konusunda herhangi bir anlaşmazlık veya haksızlık yaşamamak olabilirKadı ise şer’i ve idari yargıdan tek başına sorumlu olan kişi olduğu için, sözleşmenin şahitliğini ve denetimini yapabilir. Böylece mekkâreciler ve tüccarlar arasında güven ve adalet sağlanabilir.

10. Sınıf İlke Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 180 Cevabı

İLK PAZAR VERGİSİ
Osman Bey Dönemi’nde Pazar kuruldu ve hutbe okundu. Halk kanun ister oldu. Germiyan’dan biri geldi. “Bu pazarın vergisini bana satın…” dedi.
Osman Bey vergi konusunda sorar:
— Vergi nedir?
Adam dedi ki:
— Pazara ne gelse ben ondan para alırım.
Osman Bey:
— Senin bu pazara gelenlerden alacağın mı var ki para istersin? dedi.
O adam:
— Beyim! Bu töredir. Bütün memleketlerde vardır ki hükümdar olanlar alır.
Osman Bey halkla da konuşur ve daha önce Bizans’ın aldığından çok daha hafif bir “bac” yani Pazar vergisi koyar. Bu yumuşak yönetim sayesinde Osmanlı pazarları ve kent hayatı gelişmeye başlar.

Metinden hareketle pazarların Osmanlı Devleti’ne katkıları ile ilgili ne gibi çıkarımlarda bulunabilirsiniz? Belirtiniz.

Cevabı: 
Osmanlı Devletinin vergi konusundaki yumuşak yönetimi sayesinde ticaret ve kent hayatı gelişmiştir. 

OSMANLI’DA VAKIF GELENEĞİ

Vakıf, kişilerin kendilerine ait mallarını veya paralarını belirli bir hizmetin yerine getirilmesi amacıyla eğitim, din, sağlık, bayındırlık gibi sosyal ve kültürel alanlarda hizmet verecek kuruluşlara bağışlamasıdır. Sosyal devlet anlayışı ile hareket eden Osmanlı Devleti halkın dinî, askerî ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet veren çeşitli vakıflar bulunmaktaydı. (Görsel 7.17). Vakıflar başta padişah, padişah eşleri ve kızları, devlet adamları ve hayırseverler tarafından kuruldu. Bu yolla medreseler, hastaneler, camiler, kütüphaneler, kervansaraylar vs. yapıldı.

10. Sınıf İlke Yayınları Tarih Ders Kitabı Sayfa 181 Cevabı

BİR VAKFİYE
“Hattab İbni Saib Ahmet İbni Rahat Vakfı”nın 721 H. (1321 M.) Tarihli Vakfiyesinden:
• Herhangi bir kaza veya bela sebebi ile borçlanma durumunda kalanlara kefil göstermek şartıyla borç verilmesi ancak maddi varlığını haram olan işler ve amellerde harcayarak muhtaç duruma düşenlere borç verilmemesi.
• Muhtaç olan dul ve yaşlı hanımlara her ay, iyi atılmış pamuktan birer okka pamuk, ihtiyar olan erkeklere birer dirhem para verilmesi.
• Amalardan muhtaç olup da çalışamayacak durumda olanlara yıllık 2050 dirhem tahsis edilmesi.
• Cüzzamlılar için yıllık 60 dirhem, kadı ve valinin hapsettiği kişiler için 120 dirhem ayrılarak bu paradan her ay hissesine düşen 10 dirhem ile ekmek alınıp mahpuslara dağıtılması.
• Fakir yetimlere bakmayı üstlenen, eğitim ve öğretimlerine dikkat edeceğini taahhüt edenlere bu yetimler teslim edilerek mütevelli ve yetkililerce zamanın icabına göre tespit edilecek ihtiyaçlarının karşılanması.

Vakfiyede hangi alanlara yönelik faaliyetler söz konusudur?

Cevabı: 
Vakfiyede sosyal yardımlaşma ve dayanışma alanlarına yönelik faaliyetler söz konusudur.

Vakfiyeyi yazan kişi neleri amaçlamış olabilir?

Cevabı: 
Muhtaç olan kişilere gerekli yardımı yapmayı amaçlamıştır. 

Siz bir vakıf kursaydınız adını ve amacını nasıl belirlerdiniz?

Cevabı: 
Vakfımızın ismi Vakıf Baba olurdu. Kimsesiz, öksüz ve yetim çocukların hayatı boyunca tüm masraflarını karşılardım. 

Onlineodev.com'a hoş geldiniz! Okul derslerinizdeki ödevleriniz ve anlamadığınız konular için aradığınız hızlı ve doğru cevapları burada bulabilirsiniz.

Sayfa Başlığı Buraya Gelecek
...