onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
90 kez görüntülendi
Felsefe kategorisinde

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

tarafından seçilmiş
 
En İyi Cevap

Sayfa 139

1. Geçmişte devletin mutlak egemen bir güç olması bireysel hak ve özgürlükler açısından ne gibi sorunlar doğurmuştur? Tartışınız. Ortak çıkarımlarınızı defterinize not ediniz.

Cevap:

Geçmişte devletin mutlak egemen bir güç olması, bireysel hak ve özgürlükler açısından önemli sorunlar doğurmuştur. İşte bu konuda bazı düşünceler:

  1. Hakların Kısıtlanması: Mutlak egemenlik anlayışında, devletin yetkileri sınırsızdır ve bireylerin haklarına müdahale edebilir. Bu, ifade özgürlüğü, özel yaşam hakkı ve toplanma özgürlüğü gibi temel hakların kısıtlanmasına yol açabilir.
  2. Keyfi Uygulamalar: Mutlak güce sahip devletlerde, yöneticilerin keyfi uygulamaları yaygındır. Bireylerin haksız yere tutuklanması, işkence görmesi veya ifade özgürlüğünün engellenmesi gibi durumlar söz konusu olabilir.
  3. Adaletsizlik ve Eşitsizlik: Mutlak egemenlik, hukukun üstünlüğünü zayıflatabilir ve adaletsizlikleri artırabilir. Yöneticilerin keyfi kararları, yolsuzluk ve ayrımcılık gibi sorunlara yol açabilir.
  4. Toplumsal İsyanlar ve Direnişler: Bireylerin haklarının ihlal edilmesi, zamanla toplumsal hoşnutsuzluğa ve isyanlara yol açabilir. Tarih boyunca, mutlak güce karşı çıkan hareketler ve devrimler sıklıkla bireysel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla başlamıştır.
  5. Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin Eksikliği: Mutlak egemenlikte, yasama, yürütme ve yargı organları arasında yeterli denge ve ayrılık yoktur. Bu da hukukun üstünlüğünü zayıflatır ve bireylerin korunmasını zorlaştırır.

Ortak çıkarımlarımızı defterimize not edelim:

  • Mutlak egemenlik, bireysel hak ve özgürlükleri tehdit edebilir.
  • Kuvvetler ayrılığı ilkesi, hakların korunması için önemlidir.
  • Adalet ve eşitlik, demokratik bir devlette vazgeçilmezdir.
  • Toplumsal hoşnutsuzluk, hak ihlallerine karşı bir tepki olarak ortaya çıkabilir.

2. Montesquieu’nun “kuvvetler ayrılığı” ilkesi devletin egemenliği açısından ne anlam ifade etmektedir?

Cevap:

Montesquieu, Fransız aydınlanma dönemi düşünürlerinden biridir ve kuvvetler ayrılığı ilkesi konusunda önemli katkılarda bulunmuştur. Bu ilke, demokratik devlet yönetimini düzenleyen bir modeldir. İşte kuvvetler ayrılığı ilkesinin anlamı ve önemi:

  1. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi Nedir?
  2. Kuvvetler ayrılığı, devletin çeşitli birimlere ayrıldığı bir sistemdir.
  3. Her birim bağımsız güce ve sorumluluk alanına sahiptir.
  4. Devlet birimleri genellikle yasama, yürütme ve yargıdan oluşur.
  5. Bu ilkenin taraftarları, demokrasiyi koruduğunu ve zorba, totaliter hükümetlere engel olduğunu savunurlar.

Montesquieu’nün Teorisi: Kuvvetler Ayrılığı ve Kuvvetler Birliği

  • Montesquieu, politik gücü yasama, yürütme ve yargı olarak üçe ayırmıştır.
  • İngiliz yönetim biçimine dayandırdığı bu fikre göre, güç kral, parlamento ve mahkemeler arasında paylaşılmıştır.
  • Kuvvetler birliği ilkesine göre bir yönetim birimi (genellikle seçilerek gelen yasama birimi) diğerlerinden üstündür ve diğer birimler bu birime hizmet ederler.
  • Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre ise her birim büyük oranda bağımsızdır.
  1. Demokrasi ve Kuvvetler Ayrılığı
  2. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokrasiyi korumak için önemlidir.
  3. Ancak bazı eleştirmenlere göre, bu ilke yönetimi yavaşlatabilir ve yasamanın gücünü azaltabilir.

Kısacası, Montesquieu’nün kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokratik yönetimde güçlerin dengeli bir şekilde dağıtılmasını amaçlar ve hükümetin yetkilerini dengelemeye çalışır .

1. Metinde siyaset felsefesiyle ilgili hangi sorunlar örneklenmektedir? Belirtiniz.

Cevap:

Metinde, Michel Foucault’nun iktidar ve bilgi/söylem arasındaki ilişki üzerine düşünceleri örneklenmektedir. Foucault, iktidarın bireyleri nasıl izlediğini ve bu gözetimin bireyler üzerinde nasıl bir etki yarattığını inceler. Bu bağlamda, J. Bentham’ın “Panoptikon” hapishane modeli, iktidarın gözetim mekanizmasının bir örneği olarak sunulmuştur. Panoptikon modelinde, iktidarın sürekli gözetleyen ve bireyler üzerinde egemen olan bir yapıya sahip olduğu vurgulanmaktadır.

2. İktidar ile hak ve özgürlükler arasında nasıl bir denge olmalıdır? Açıklayınız.

Cevap:

İktidar ile hak ve özgürlükler arasında denge, toplumun genel refahını ve bireylerin özgürlüklerini koruyacak şekilde sağlanmalıdır. İktidarın, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyarak, aynı zamanda toplumun düzenini ve güvenliğini sağlaması gerekmektedir. Ancak, iktidarın sürekli gözetim altında tutulması ve bireylerin özgürlüklerinin kısıtlanması, bu dengeyi bozabilir. Bu nedenle, iktidarın uygulamaları ve politikaları, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyacak şekilde düzenlenmelidir. Bu, demokratik bir toplumda iktidarın işleyiş biçimini belirleyen temel bir prensiptir.

Sayfa 140

Metni kendi düşüncelerinizle tutarlı biçimde tamamlayınız.

Cevap:

Birey, toplum ve devlet; birbirlerinden hiçbir zaman bağımsız düşünülemez. Var olmaları birlikte mümkün olan unsurlar daima birbirlerini etkiler. Bir toplumu oluşturan, birey ve gruplardır. Devlet ise toplumun özelliklerine bağlı oluşan bir üst otoritedir. Devlet -temelde- bireyin varlığını, hak ve özgürlüklerini korumak ve bunları yasal bir düzene bağlamak zorundadır. Aksi durumda .........devletin varlığı ve meşruiyeti sorgulanabilir hale gelir. Bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyamayan bir devlet, toplumun güvenini kaybeder ve bu durum sosyal huzursuzluğa yol açabilir. Bu nedenle, devletin en önemli görevlerinden biri, bireylerin haklarını ve özgürlüklerini korumak ve adaleti sağlamaktır.

Bireylerin hak ve özgürlüklerini koruma görevini yerine getiremeyen bir devlet, toplumun düzenini ve huzurunu bozar. Bu durum, toplumda çatışmalara, huzursuzluğa ve istikrarsızlığa neden olabilir. Bu nedenle, devletin varlığı ve işlevi, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruma görevi ile doğrudan ilişkilidir.

Sonuç olarak, birey, toplum ve devlet arasındaki bu dinamik ilişki, her üç unsurun da varlığını ve işlevini belirler. Bu unsurlar birbirlerine bağımlıdır ve birbirlerini etkilerler. Bu nedenle, bu üç unsurun dengeli ve uyumlu bir şekilde işlemesi, toplumun huzur ve düzenini sağlar. Devletin, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruma görevini yerine getirmesi, bu dengenin ve uyumun sağlanmasında kritik bir rol oynar. Bu, hem bireylerin hem de toplumun genel refahı için önemlidir.

Sayfa 141

Estetik duygu uyandıran nesneler kişiden kişiye değişiyorsa sanatı nasıl tanımlayabiliriz?

Cevap:

Sanatın tanımı, kişinin bakış açısına, kültürüne, deneyimlerine ve kişisel zevklerine bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Ancak genel olarak, sanat genellikle bir ifade biçimi, bir iletişim aracı veya bir duygusal tepki uyandırma amacı taşıyan bir etkinlik veya ürün olarak tanımlanır. Devamı..

Sayfa 142

Aşağıdaki tabloda boş bırakılan kısımlara estetiğin ve sanat felsefesinin farklı yönlerini yazınız.

Cevap:

Estetik:

  1. Güzellik Algısı: Estetik, güzellik algısının nedenlerini ve sonuçlarını inceler. Bu, bir sanat eserinin neden hoşa gittiğini veya neden hoşa gitmediğini anlamamıza yardımcı olabilir.
  2. Duyusal Deneyimler: Estetik, duyusal deneyimlerin ve bunların nasıl algılandığının incelenmesini içerir. Bu, bir sanat eserinin nasıl hissettirdiği ve bu hislerin nereden geldiği hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlar.

Sanat Felsefesi:

  1. Sanatın Anlamı: Sanat felsefesi, sanatın ne olduğunu ve ne anlama geldiğini inceler. Bu, bir sanat eserinin ne anlama geldiğini ve sanatın genel olarak ne anlama geldiğini anlamamıza yardımcı olabilir.
  2. Sanatın Değeri: Sanat felsefesi ayrıca sanatın değerini ve önemini inceler. Bu, bir sanat eserinin neden değerli olduğunu veya neden olmadığını anlamamıza yardımcı olabilir.

1. Sizce sanatla ekonomi arasında bir ilişki var mıdır? Belirtiniz.

Cevap:

Evet, sanat ve ekonomi arasında kesinlikle bir ilişki vardır. İşte bazı örnekler: Devamı..

2. Bir malı/eşyayı satın alırken ambalajına önem verir misiniz? Bu noktada sanatın ekonomik bir yönü var mıdır? Görüşlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

Cevap:

Ambalajın, bir ürünün satışında önemli bir rolü vardır. Devamı..

Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...