onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
70 kez görüntülendi
Coğrafya kategorisinde

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

tarafından seçilmiş
 
En İyi Cevap

Doğa, insanların ve diğer canlıların yaşamını sürdürebilmeleri için gerekli olan kaynakları, hizmetleri ve değerleri sağlayan fiziksel ve biyolojik çevredir. Doğa, bize temiz hava, su, toprak, bitki, hayvan, mineral, enerji gibi pek çok şey verir. Doğa aynı zamanda bize güzellik, huzur, ilham, eğlence gibi duygusal ve ruhsal faydalar da sunar. Doğa sayesinde daha sağlıklı, mutlu ve zengin bir yaşam süreriz.

Ancak doğayı sevmek ve korumak sadece bunlarla sınırlı değildir. Doğayı sevmek ve korumak aynı zamanda doğaya saygılı olmak, onu anlamak, onunla uyum içinde yaşamak ve onu gelecek nesillere de bırakmak demektir. Doğayı sevmek ve korumak için yapabileceğimiz pek çok şey vardır. Örneğin:

  • Doğayı tanımak için doğal alanlara gitmek, doğa bilimleriyle ilgilenmek, doğa belgeselleri izlemek, doğa kitapları okumak gibi faaliyetler yapabiliriz.
  • Doğaya zarar vermemek için çevre kirliliğine karşı duyarlı olmak, atıkları geri dönüştürmek, enerji tasarrufu yapmak, ağaç dikmek, hayvanlara iyi davranmak gibi davranışlar sergileyebiliriz.
  • Doğayı korumak için çevre eğitimi almak, çevre gönüllüsü olmak, çevre örgütlerine destek olmak, çevre yasalarına uymak, çevre sorunlarına çözüm aramak gibi girişimlerde bulunabiliriz.
  • Doğayı paylaşmak için doğal kaynakları adil bir şekilde kullanmak, doğal mirası korumak, doğal afetlere karşı dayanışma göstermek, doğal çeşitliliği zenginleştirmek gibi sorumluluklar üstlenebiliriz.

Sonuç olarak, doğayı sevmek ve korumak hem insanlar hem de diğer canlılar için çok önemlidir. Doğa bize hayat veren bir kaynaktır. Onu sevdiğimizi göstermek için ona iyi bakmalıyız. Onu koruduğumuzu göstermek için onu gelecek nesillere de aktarmalıyız. Böylece hem kendimize hem de doğaya bir iyilik yapmış oluruz.

Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...