onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
57 kez görüntülendi
Tarih kategorisinde

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

Malazgirt Zaferi, Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biridir. Bu zaferle Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve Osmanlı İmparatorluğu’na ve Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolun ilk adımları atılmıştır. Malazgirt Zaferi, aynı zamanda Bizans İmparatorluğu’nun doğudaki varlığına büyük bir darbe indirmiş ve Anadolu’nun Türkleşmesinde belirleyici bir rol oynamıştır. 

Malazgirt Zaferi’nin Türk tarihindeki yeri ve önemi şöyle açıklanabilir:

  • Malazgirt Zaferi, Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerini sağlayan ve yurt olarak görmelerini pekiştiren bir savaştır. Türkler, bu savaştan önce de Anadolu’ya akınlar düzenlemişler ancak Bizans’ın bölgedeki ağırlığı nedeniyle kalıcı bir başarı elde edememişlerdir. Malazgirt Zaferi ile Bizans’ın bölgedeki gücü kırılmış ve Türklerin Anadolu’da kalıcı olmaları mümkün olmuştur.
  • Malazgirt Zaferi, Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu beylikler, daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulmasına ve Anadolu’nun tamamen fethedilmesine katkı sağlamışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti ise Osmanlı İmparatorluğu’nun temelini oluşturmuştur.
  • Malazgirt Zaferi, Bizans İmparatorluğu’nun doğudaki varlığını sona erdirecek süreci başlatmıştır. Bizans, bu savaşta ağır bir yenilgi almış, siyasi ve ekonomik bir krize girmiş, askeri gücü büyük ölçüde azalmıştır. Bizans, bundan sonra Anadolu’da Türklere karşı direnememiş ve İstanbul ile Rumeli’ne sıkışmıştır.
  • Malazgirt Zaferi, yalnızca Türk ve Bizans tarihini değil, Anadolu coğrafyası ve bu bölgede yaşayan tüm halkların geleceklerini de etkilemiştir. Bu zaferle Türkler, Anadolu’da yeni bir medeniyet kurmuşlar, kültürlerini ve dinlerini yaymışlar, bölgeye barış ve refah getirmişlerdir. Malazgirt Zaferi, aynı zamanda Avrupa’ya açılmanın da ilk adımı olmuştur.

Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...