onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
56 kez görüntülendi
Tarih kategorisinde tarafından 6 48 148

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme
tarafından 5 20 87

Kore Savaşı, 1950-1953 yılları arasında Kuzey Kore ile Güney Kore arasında yaşanan bir savaştır. Savaş, Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında başlamış ve Birleşmiş Milletler, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Sovyetler Birliği gibi ülkelerin de dahil olduğu uluslararası bir çatışmaya dönüşmüştür. Savaşın sonunda, Kore yarımadası iki ayrı devlet arasında bölünmüş ve Paralel 38’de bir ateşkes hattı oluşturulmuştur.

Kore Savaşı’nın sonuçları şunlardır:

  • Kore yarımadası iki ayrı devlet arasında bölündü: Güney Kore ve Kuzey Kore. Bu iki ülke arasında halen resmi bir barış antlaşması imzalanmamıştır ve gerginlikler devam etmektedir.
  • Savaşın sonunda, Kore yarımadası sınırı hala askeri çatışmaların yaşandığı bir bölge olan Paralel 38’de kaldı. Bu bölgeye Kore Tarafsız Bölgesi adı verilmiştir ve dünyanın en güvenliksiz sınırlarından biridir.
  • Savaş sonucunda, Kuzey Kore’nin kayıpları 1 milyon civarında olduğu tahmin edilirken, Güney Kore’nin kayıpları ise yaklaşık 415.000 civarındadır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler güçlerinden de yaklaşık 178.000 kişi ölmüş veya kaybolmuştur. Türkiye ise savaşa katılan ülkeler arasında en fazla kayıp veren dördüncü ülke olmuştur. Türkiye’nin savaştaki kayıpları şöyledir: 741 ölü, 2068 yaralı, 163 kayıp, 244 esir.
  • Savaş, Soğuk Savaş’ın ilk sıcak çatışması olma özelliği taşımıştır. Savaş, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki rekabeti arttırmış ve nükleer silahlanma yarışını tetiklemiştir.
  • Savaş, Birleşmiş Milletler’in rolünü ve etkinliğini arttırmıştır. Birleşmiş Milletler, savaşı durdurmak için çeşitli kararlar almış ve polis gücü kavramını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, savaştan sonra atmosferde, fezada ve su altında nükleer silah denemelerinin yasaklanması hakkında bir antlaşma imzalanmıştır.


Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...