onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
70 kez görüntülendi
Tarih kategorisinde

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

Hammurabi Kanunları, MÖ 18. yüzyılda Babil İmparatorluğu’nun altıncı kralı olan Hammurabi tarafından oluşturulan ve dünyanın en eski yazılı kanunlarından biri olan bir kanunlar bütünüdür. Hammurabi Kanunları, toplumun farklı kesimlerine (krallar, soylular, rahipler, köleler vb.) ilişkin 282 madde içerir. Hammurabi Kanunları, toplumsal adaleti sağlamayı amaçlar ve “göze göz, dişe diş” ilkesini benimser.

Hammurabi Kanunları, şu alanlara ilişkin hükümler içerir:

  • Ceza hukuku: Hammurabi Kanunları, suç ve ceza ilişkisini belirler. Suç işleyen kişilerin cezalandırılmasını, mağdur olan kişilerin tazmin edilmesini, suçsuz olan kişilerin korunmasını sağlar. Ceza hukuku, suçun niteliğine ve failin konumuna göre değişir. Örneğin, bir soyluyu öldüren bir köle ölüm cezasına çarptırılırken, bir köleyi öldüren bir soylu para cezasına çarptırılır.
  • Aile hukuku: Hammurabi Kanunları, evlilik, boşanma, miras, nafaka gibi aile hayatına ilişkin konuları düzenler. Aile hukuku, kadın ve erkeğin hak ve sorumluluklarını belirler. Aile hukuku, aile içi şiddet, zina, çocuk istismarı gibi sorunlara da çözüm getirir. Örneğin, karısını döven bir koca kamuya rezil edilirken, zina yapan bir kadın veya erkek ölüm cezasına çarptırılır.
  • Ticaret hukuku: Hammurabi Kanunları, alım satım, borç verme, faiz alma gibi ticari faaliyetleri düzenler. Ticaret hukuku, ticari anlaşmazlıkları önlemek veya çözmek için kurallar koyar. Ticaret hukuku, ticari ahlak ve dürüstlük ilkelerini de vurgular. Örneğin, sahte mal satan veya faiz oranını yüksek tutan bir tüccar cezalandırılır.

Bu alanlar Hammurabi Kanunları’nın kapsadığı alanlardan bazılarıdır. Ancak bu alanların dışında başka alanlar da vardır. Hammurabi Kanunları, tarihte önemli bir yere sahip olan ve pek çok uygarlığı etkileyen bir kanunlar bütünüdür.

Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...