onlineodev.com 'a hoşgeldiz. Lütfen soru sormaktan ve cevap vermekten çekinmeyiniz
36 kez görüntülendi
Felsefe kategorisinde tarafından

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme
tarafından

Benim seçtiğim metin, ünlü yazar Franz Kafka’nın “Dönüşüm” adlı kısa romanıdır. Bu roman, bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa adlı bir seyyar satıcının hikayesini anlatır. Roman, Gregor’un ailesi ve toplumla olan ilişkilerini, psikolojik durumunu ve sonunda ölümünü konu edinir.

Bu romanı felsefi olarak analiz etmek için, varoluşçuluk akımından yararlanacağım. Varoluşçuluk, insanın özgür ve sorumlu bir varlık olarak kendi varoluşunu yaratması gerektiğini savunan bir felsefi akımdır. Varoluşçular, insanın anlamsız, absürt ve yabancılaşmış bir dünyada yaşadığını, bu nedenle de kaygı, sıkıntı ve umutsuzluk duyduğunu ileri sürerler. Varoluşçular, insanın bu durumdan kurtulmak için kendi özünü, değerlerini ve amaçlarını belirlemesi ve bunlara sadık kalması gerektiğini vurgularlar.

Romanın baş karakteri Gregor, varoluşçuluk açısından bir “yabancılaşmış” varlıktır. Gregor, kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulduğunda, hem kendi bedenine hem de çevresine yabancılaşır. Gregor, sevmediği bir işte çalışmakta, ailesine bakmakta ve toplumun beklentilerine uymaktadır. Gregor, kendi özünü, değerlerini ve amaçlarını belirleyememiş, kendi varoluşunu yaratamamıştır. Gregor, böceğe dönüştükten sonra da bu durumu değiştirmeye çalışmaz, aksine daha da pasif, boyun eğici ve bağımlı bir hale gelir. Gregor, ailesinin ve toplumun ona karşı gösterdiği ilgisizlik, nefret ve şiddete karşı sessiz kalır, kendini savunmaz ve kabullenir. Gregor, varoluşçuluk anlamında bir "köle"dir, kendi kaderini seçmemiş, başkalarının ona biçtiği kaderi yaşamıştır.

Romanın sonunda Gregor, ölür. Bu ölüm, Gregor’un varoluşsal bir kurtuluşu değil, bir teslimiyetidir. Gregor, ölmeden önce kendi varoluşunu sorgulamaz, kendi özünü bulmaz, kendi değerlerini ve amaçlarını belirlemez. Gregor, ölümüyle birlikte, varoluşçuluk açısından bir “hiç” olur. Gregor’un ölümü, ailesi ve toplum tarafından da bir kurtuluş olarak görülür, onun varlığı değil, yokluğu önemsenir.

Bu romanı felsefi olarak analiz etmek, hayatıma şu kazandırdı:

  • Varoluşçuluk akımını daha iyi anladım ve bu akımın insanın özgürlüğü, sorumluluğu ve anlamı üzerine düşündürdüğünü fark ettim.
  • Kendi varoluşumu, özümü, değerlerimi ve amaçlarımı sorgulamaya başladım ve bunları belirlemek için çaba göstermeye karar verdim.
  • Kendi kaderimi seçmek ve yaşamak için cesur olmam gerektiğini, başkalarının beklenti ve baskılarına boyun eğmemem gerektiğini anladım.
  • Kendi varlığımı değerli kılmak ve başkalarının varlığına saygı duymak için empati kurmam gerektiğini öğrendim.


Onlineodev.com'a hoş geldiniz! Okul derslerinizdeki ödevleriniz ve anlamadığınız konular için aradığınız hızlı ve doğru cevapları burada bulabilirsiniz.

Sayfa Başlığı Buraya Gelecek
...