onlineodev.com 'a hoşgeldiz. Lütfen soru sormaktan ve cevap vermekten çekinmeyiniz
6 kez görüntülendi
önce Coğrafya kategorisinde tarafından

imageCumhurbaşkanımız Erdoğan 3 çocuk yapın dediği halde ülkemizde nüfus artışını destekleyen politikalar olmasına rağmen niye ülkemizde nüfus azalmaktadır? Tek sorun okuma ve ekonomi midir? Sorun pestist, aşılar, GDO'lu ürünler olabilir mi? Azalıyorsa burdaki sayı niye fazladır? Akademik ve eleştirel gözle tartışınız ve yorumlayınız.image

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme
önce tarafından

Cumhurbaşkanımızın "üç çocuk" çağrılarına ve nüfusu artırmaya yönelik teşvik politikalarına rağmen Türkiye'de nüfus artış hızının belirgin bir şekilde düşmesi ve doğurganlık oranının nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2.1'in altına inmesi (yaklaşık 1.51 seviyelerine gerilemesi), tek bir nedene indirgenemeyecek kadar karmaşık ve çok boyutlu bir sorundur. Bu durum, akademik literatürde "Demografik Dönüşüm Teorisi" ile açıklanır ve aslında gelişmekte olan veya gelişmiş tüm ülkelerin yaşadığı kaçınılmaz bir süreçtir. Sorunun kaynağında sadece ekonomi veya eğitim değil, aynı zamanda değişen sosyolojik yapı, kentleşme ve biyolojik faktörler de yatmaktadır.

Öncelikle, ekonomik faktörler ve eğitim seviyesinin yükselmesi en görünür nedenlerdir. Eskiden tarım toplumunda çocuklar bir iş gücü olarak görülürken ve "bereket" sayılırken, günümüz kent yaşamında çocuklar aile bütçesi için ciddi bir maliyet kalemi haline gelmiştir. Şehirlerdeki barınma maliyetleri, eğitim masrafları ve gelecek kaygısı, çiftlerin çocuk yapma kararını ertelemesine veya daha az çocuk yapmasına neden olmaktadır. Ayrıca kadınların eğitim seviyesinin artması ve iş hayatına daha aktif katılımı, ilk evlenme ve ilk doğum yapma yaşını yukarı çekmiştir. Kadınların kariyer hedefleri ile geleneksel annelik rolleri arasında sıkışması, doğurganlık oranlarını doğal olarak düşürmektedir. Bu durum sadece Türkiye'ye özgü değil, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerde de çok daha sert bir şekilde yaşanmaktadır.

Sorunuzda belirttiğiniz pestisitler, GDO'lu ürünler ve aşılar gibi çevresel ve tıbbi faktörler de akademik bir gözle incelendiğinde "görünmeyen tehlike" olarak değerlendirilebilir. Bilimsel araştırmalar, endüstriyel tarımda kullanılan pestisitlerin (tarım ilaçları), plastiklerde bulunan kimyasalların ve beslenme alışkanlıklarındaki bozulmaların insan hormon dengesini olumsuz etkilediğini göstermektedir. "Endokrin bozucular" olarak adlandırılan bu maddeler, sperm kalitesinin düşmesine ve kadınlarda yumurtlama sorunlarına yol açarak biyolojik kısırlık oranlarını artırmaktadır. Yani insanlar ekonomik nedenlerle çocuk yapmak istemeseler bile, istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları biyolojik olarak eskisinden daha zor hale gelmiştir. Dolayısıyla nüfusun azalmasında sadece "istememek" değil, çevresel kirlilik yüzünden biyolojik olarak "yapamamak" da artan bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Nüfusun azaldığının söylenmesine rağmen çevrenizde kalabalıklar görmenizin ve sayının fazla olduğunu hissetmenizin temel nedeni ise nüfusun ülke geneline dengesiz dağılımı ve iç göçtür. Türkiye'de nüfusun büyük bir kısmı İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde toplanmıştır. Kırsal bölgeler ve Anadolu'nun pek çok şehri boşalırken, büyük şehirlerde kilometrekareye düşen insan sayısı artmaktadır. Bu durum, "nüfus artıyor" illüzyonu yaratır; oysa artan şey nüfusun kendisinden ziyade şehirlerin yoğunluğudur. Ayrıca toplam nüfus henüz eksiye düşmemiş, sadece artış hızı durma noktasına gelmiştir. Mevcut kalabalık, geçmişteki yüksek doğum oranlarının mirasıdır, ancak tabandan gelen yeni nesil (çocuk sayısı) azaldığı için nüfusumuz hızla yaşlanma eğilimine girmiştir. Bu tablo, gelecekte genç iş gücü bulamama ve sosyal güvenlik sisteminin çökmesi gibi riskleri beraberinde getirmektedir.

Onlineodev.com'a hoş geldiniz! Okul derslerinizdeki ödevleriniz ve anlamadığınız konular için aradığınız hızlı ve doğru cevapları burada bulabilirsiniz.

Sayfa Başlığı Buraya Gelecek
...